25 Aralık 2015 Cuma

Huzur, gürültünün içinde bile yüreğinizin sükun bulabilmesidir…

Bir gün halkı tarafından çok sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar. Birbirinden güzel resimler yaparlar. Sonunda eserleri saraya teslim ederler.

Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlanır. Resimlerden birisinde sakin bir göl vardır. Göl bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resme kim baksa onun mükemmel bir huzur resmi olduğunu düşünecek çok güzel bir resim.

Diğer resimde de dağlar vardır. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Üst tarafta öfkeli bir gökyüzünden yağmurlar boşanmakta ve şimşek çakmaktadır. Dağın eteklerinde ise köpüklü bir şelale çağlamaktadır. Kısaca resim, hiç de huzurlu gözükmez bakanların gözüne. Kral, bu iki resim arasından birinci olarak seçtiği resmi açıklamadan evvel herkesi bu 2. resmin etrafına toplar. Resime dikkatlice bakmalarını ister ve sorar: "Sizce bu resimde huzur var mı?" Çevredekiler resme dikkatlice bir kez daha bakarlar ancak hepsi kafalarını sallayıp, olmadığını söylerler.

Kral; "Bu resimde öyle bir huzur var ki, hiçbiriniz göremediniz" der ve resimde şelalenin ardındaki kayalıklarda çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılığı gösterir. Bu çalılığın üstünde anne bir kuşun örttüğü kuş yuvası vardır. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuş ve yavruları bu küçücükk yuvada birbirlerine sarılmış uyumaktadır…

Ve Kral açıklamasına devam eder;

“Huzur, hiçbir gürültünün, sıkıntının yada zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur, bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükun bulabilmesidir.”

Aynı iki resmi bugün büyük bir meydana koysak muhtemelen yine 2. resimdeki  o doğal huzuru, sevgiyi ve huşuyu yine kimse fark etmezdi herhalde değil mi? Huzuru maddi imkanlarda, şöhrette, yüksek pozisyonlarda arayanların gözü çalılarda değil de ondan… Halbuki huzur öyle sade, öyle mütevazidir ki, ona ulaşman için dağlar tepeler aşman, mevkii veya imkan sahibi olman gerekmez. Tıpkı Mevlânâ’nın dediği gibi; “Ne arıyorsan, kendinde ara!”


Önerilen Popüler Yazılar