19 Mart 2015 Perşembe

Mart ayı; tıpkı hayatın kendisi gibi, zıtlıkların hikayesi...

Sonlarına yaklaştığımız Mart ayının isminin nereden geliyor, biliyor musunuz? Mart kelimesi ilk defa Romalılar tarafından kullanılıyor. Roma takvimine göre yılın başlangıç ayı Mart’mı.ş Martın önemi hem tarımın hem de savaşların başlamasından ileri geliyormuş. Tarım ve savaşlar kışın soğuk aylarında yapılamadığı için Mart ayı başlangıç sayılırmış. Bu yüzden Roma mitolojisindeki Mars (Latince: Martius) savaşın ve tarımın tanrısı olarak kabul edilmiş. Bu arada mitolojide geçen bilgiye göre Mars yani Mart, annesinin sihirli bir çiçekle birleşmesi sonucu Marmara Denizinde doğmuş, yani aslında hemşerimiz de sayılır.

Roma mitolojisinden Mars olarak gördüğümüz savaş tanrısı daha sonra Ares adıyla Yunan mitolojisinde karşımıza çıkıyor ama bu sefer daha zalim bir tanrı, barış için değil yıkım için savaşan bir tanrı. Mart ayı antik çağlarda tanrının doğduğu ay kabul edildiği için Roma’da kadınlar tarafından uzun süren festivallerle kutlanırmış. vV Romalılar’dan sonra da bu özelliğini yitirmemiş farklı kültürlerde de kutlanmaya devam edilmiş. Tüm bu mitolojik anlatımlardan da anlıyoruz ki Mars yani Mart ayı herzamanki ikilemi ve zıtlıklarıyla tarih boyunca insanı şaşırtmaya devam etmiş.

Bir yerde barışa kucak açmış, başka bir yerde vahşice öldürmek için savaşmış. Savaşıp yok ederken toprağa verimini hatırlatmayı da unutmamış. Kış boyu duran tarıma tekrar imkan sağlamış. Yani bir yandan alırken, sürpriz bir şekilde diğer yandan da vermiş. Eeeee Mart için bizde de büyüklerimiz "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" diye boşuna Mart’ın bu ikilemini dile getirmemişler. Tam anlamı ile şaşırtan, sürprizlerle ve zıtlıklarla dolu bir ay Mart ayı. Tıpkı hayatın kendisi gibi! Ama yine de hayat bu zıtlıklarıyla daha manalı ve anlaşılır olmuyor mu? Bazı şeylerin değeri bu zıtlıklarla daha iyi fark ediliyor ve sonunda bize mutluluk vermiyor mu? Ne dersiniz?

Önerilen Popüler Yazılar