22 Temmuz 2014 Salı

100. damla olmak...


Hiç düşündünüz mü? Aynı ev, aynı mahalle, aynı çevre, aynı toplum içinde ne çok etkiliyoruz aslında birbirimizive hatta fark etmeden ne büyük rezonanslar yaratıyor,  küçük çevremizdeki etkileşimi çok daha büyük alanlara yayıyoruz.

Bilim insanları bu etkileşimi merak etmiş, pek çok araştırmanın dikkat noktası olmuş ve sonuçta üzerinde düşünülmesi gereken çok önemli sonuçlar elde edilmiş. İşte bu araştırmalardan bir tanesi "The Hundredth Monkey" yani "Yüzüncü Maymun" isimli kitapta Macaca Fuscata denilen bir maymun türü üzerinde yapılmış 30 yıllık bilimsel bir araştırma projesinde geçer; 

1952'de Koshima Adası'nda bilim insanları maymunların beslenmesi için kumların içine tatlı patates bırakırlar.  Adanın maymunları her ne kadar kumlu olmasından keyif almasalarda tatlı patatesi sevdikleri için kumlu da olsa tatlı patatesleri afiyetle yerler.

Bir gün, on sekiz aylık İmo isimli dişi maymun bu kum sorununa bir çözüm bulur, İmo, tatlı patatesleri en yakın su birikintisinde yıkayarak yemeyi akıl eder. Bu buluşunu annesine de öğretir, İmo'nun arkadaşları da patateslerini yıkayarak yemeyi öğrenir ve kendi annelerine de öğretirler. Bu yeni davranış biçimi bilim insanlarının gözleri önünde, yavaş yavaş maymunlar arasında yayılır.

Ama önce çocuklarını taklit ederek onlardan yeni bir şey öğrenen yetişkin maymunlar bu davranış biçimini öğrenir. Yeniliklere açık olmayan, çocuklar ve gençlerden de öğrenilebileceğini düşünmeyen, kendi bildiklerini tekrar eden yetişkin maymunlar ise kumlu patates yemeye devam ederler. 1958'in sonbaharında çok şaşırtıcı bir şey olur. Bir sabah, gün doğarken yüzüncü maymun da patateslerini yıkayanlar arasına katılır. İşte o an her şey değişir. Aynı günün akşamı, adadaki hemen hemen tüm maymunlar, patateslerini yemeden önce yıkamaya başlarlar. "Yüzüncü maymunun ilave enerjisi her nedense adada devrim yaratıyor" diye yorum yaparken bilim insanları daha da şaşırtıcı, sürpriz bir gelişme ile adeta şoke olurlar; bu adayla doğrudan bir ilişkileri olmayan diğer adalardaki maymun kolonileri de artık  patateslerini yıkayıp, yemeye başlarlar!

Bilim insanları her ne kadar adalar boyunca uzanan bir tür morfogenetik yapı ya da alanın varlığı nedeniyle maymunların aralarında iletişim kurduklarını ileri sürselerde sonraki yıllar insanlar üzerinde benzer çalışmalar yapılır ve bezer sonuçlar ve son yıllarda tartışılan Kuatum Teorisinin ana temeline ulaşılır. Kuantum Teorisine göre; bütünü oluşturan parçacıklar, birbirileri ve bütünün üstünde etkilidir. Yani maymunlar üzerine yapılan bilimsel çalışmadan yola çıkarak; yeni bir düşünce ve davranış tarzı, toplumları oluşturan fertlerin belirli bir oranı tarafından benimsendiği an, bu yenilik, mesafenin önemi olmaksızın zihinden zihne aktarılabiliyor yani bütüne, tüm insanlığa etki edebiliyor.

Şimdi bu bilimsel çalışma ile gelin bir kez daha düşünelim; Huzur istiyoruz, sevgi istiyoruz, saygı istiyoruz, daha medeni, daha bilgili, daha insancıl olmak ve böyle bir toplumda, dünyada yaşamak istiyoruz. Öyleyse, hani şu eskilerin dediği gibi "damlaya damlaya göl olur" misali, gerek kendi hayatımızda ve gerekse çevremizde özlem duyduğumuz bu değişimi yaratabilmek için 100. damla olmaya ne dersiniz?

Önerilen Popüler Yazılar