20 Haziran 2016 Pazartesi

Tarımda Hollanda Mucizesi

Konya büyüklüğündeki Hollanda’nın 2014 yılı tarımsal ihracatı 90 milyar dolar. Hollanda'nın tarımdaki başarısının ardında verimli üretim modeli, Ar-Ge, kooperatifleşme, pazarlama, piyasa denetimi gibi faktörler yatıyor

2 Haziran 2016 Perşembe

Yapabileceğinizin bu kadar olduğuna emin misiniz?

Hayat yollarıma hep engel koyuyor. Ne doğru yerde, ne doğru zamanda ne de doğru insanlarlayım. Halbuki farklı olsa bak gör neler neler yapardım..." mı diyorsunuz? Öyleyse gelin, Ürgüp’te heykeli dikili Mustafa Güzelgöz’ün hikayesine bir kulak verin ve sonra bir kez daha düşünün...

Yıl 1943. Genç Mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’ne çıkar. Heyecanla Ürgüp'e gider ve ilk günden kütüphanede heyecanla okurları beklemeye başlar; bir gün olur, beş gün olur, 15 gün olur... ne gelen var, ne giden...

Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır: “Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun.”

Gelen giden olmaz.

Amirlerine durumu bildirir.

“Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyorsun, kendini ne paralıyorsun? O kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten…”

23 yaşındaki genç memurun içine sinmez bu cevap ve  “Ne yapayım, ne yapayım?” diye düşünür durur.  Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine söyler.

Eşi önce “Deli misin bey?” der ama kocasının bir şeyler üretme, işe yarama çabasını yakından görünce o da destek verir eşine.

Kolları sıvar ve çıkan tüm engellerin tek tek, binbir güçlükle üstesinden gelirler.

Zorlukla bir eşek alır Mustafa Güzelgöz. İki tane de sandık yaptırır. İki sandığa, kalınlığına göre 180-200 kitap sığar. Sandıkların üstüne “Kitap İare Sandığı” yazar. Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar. Kütüphaneye de bir yazı asar: “Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıyoruz.”

Köydeki çocuklar şaşırır. Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, zor ulaşılan köylerine kadar geliyor ve  çocukların küçücük ellerine kitapları veriyor...

“Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra aynı gün gelip alacağım. Aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak” der.

Mustafa artık Ürgüp’teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diğer günler eşeği Yüksel’le köy köy gezmektedir.

Köylerdeki çocuklar "Eşekli Kütüphaneci"yi her seferinde alkışlarla karşılarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları beklerler. Mustafa Amca‘nın ünü etrafa yayılır. Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye başlar.

Ama Mustafa yine memnun değildir zira kütüphaneye kadınların hiç gelmediğini fark eder. Dönemin en ünlü dikiş makinesi firmalarına mektup yazar:

“Bana dikiş makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girişine kocaman yazayım“ der. Bir firma dokuz tane, diğeri ise bir tane dikiş makinesi yollar. Mustafa, Salı günlerini kadınlar günü yapar, dikiş kursları düzenler.

Kumaşı alan kadın kütüphaneye koşar. On makine yetmediği için sıra oluşur.

Sırada bekleyen kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye.

Okuma-yazma oranının düşüklüğünü görünce halk evlerine okuma yazma kursları vermeye gider. Halıcılık kursları başlatır, bölgede halıcılığı canlandırır. Bu arada valilik Mustafa hakkında dava açar, “kendi görev tanımı dışında davranıyor” diye. 50 yaşına gelen Mustafa Amca baskıyla emekli edilir.

Mustafa Amca emekli olur ama köylüler arasında da efsane olur. Sayesinde yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aşkı yerleşir. 2005 yılında Mustafa Amca vefat eder. Tüm Kapadokya çok üzülür, aralarında toplanırlar ve Ürgüp’e "Eşekli Kütüphaneci" Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykelini dikerler...
Muhtemelen çoğunuz Mustafa Güzelgöz'ün yokluklarla, mücadele ve bir o kadar da girişimci ve başarı dolu hikayesini bilmiyordunuz. Düşünün 1940'larda  Mustafa amca bunları başarıyor. Yıl 2016 çağımızdaki imkanlar ve teknolojiyi düşünürsek "Hayat yollarıma hep engel koyuyor. Ne doğru yerde, ne doğru zamanda ne de doğru insanlarlayım. Halbuki farklı olsa bak gör neler neler yapardım..." demek biraz ayıp olmuyor mu? Elbet yine engeller olacak, her şey kolay olmayacak belki ama daha da zor zamanlarda yapılanları düşünürsek engel dediğimiz şey nedir gerçekte? Sakın o engel biz, kendimiz olmayalım!!!

Önerilen Popüler Yazılar