3 Aralık 2016 Cumartesi

Nefes almak, Sevmek, Dokunmak

Fazıl Say'ın bir orkestra şefi dostu, Dünyaca ünlü orkestra şeflerinden Carlos Kleiber'den bir hafta özel ders alma imkanı bulur. Kleiber her yıl, bir haftalığına yalnızca bir öğrenciyi kabul etmekte ve Viyana'daki evinde öğrenciye Master Class dersleri vermektedir. Bu şans Fazıl Say'ın dostuna gülmüştür.

Ve beklenen gün gelir. Fazıl Say'ın dostu yani Çırak heyecanla ilk dersi bekler, biraraya gelirler. Usta, yani Carlos Kleiber, ilk işi çırağını evinin bahçesine çağırır ve ona "Şu tohumu buraya göm" der. Çırak tohumu ustasının dediği yere gömer. "Şimdi üfle" der Kleiber. Çırak şaşırarak: "Nasıl yani? Üfleyeyim mi?" der.

"Evet, evet; derin nefes alıp verişlerle üfle ve daha derinden üfle. Bütün vücudundan geçen oksijeni ver toprağa." diye cevaplar Kleiber. Çırak, 1 saat kadar üfler derin derin toprağa. Ardından Kleiber: "Şimdi sev onu"der. Çırak yine şaşırır, "Nasıl yani, seveyim mi". “Evet” der Klieber, “bak böyle sevgiyle okşa onu” Şaşkın çırak, 2 saat kadar üstündeki toprağından okşar tohumu…

Sonra mı ne olur? O ilk gün müzik adına tek kelime konuşulmadan geçer.

İkinci, üçüncü, dördüncü günde aynı şekilde geçer. Çırak her sabah, tohumun gömülü olduğu toprağın başında, derin nefes alıp vererek üfler saatlerce. Toprağı sever, okşar...

Ustası da onu büyük dikkatle izler...

Tek bir nota sayfası bile açılmadan, müzik üzerine tek kelime bile konuşulmadan bir hafta geçer...

Ve son güne gelinir...

Bir filiz başverir topraktan, incecik..

Kleiber'in gözleri parlar. "Aferin" der mutlulukla çırağına,"Çok iyi bir müzisyen olacaksın sen. Ders bitti, artık gidebilirsin." Çırak şaşkındır. Evet çünkü ders gerçekten bitmiştir.

Kleiber'in çırağı yani Fazıl Say’ın dostu, bu anısını anlattıktan sonra, sözlerini şöyle bitirir: "Hiç müzik çalışmamıştık birlikte. Ama o 1 haftanın sonunda çok iyi bir müzisyen olduğumu ve değiştiğimi fark ettim. Nefes alarak,
Severek, Dokunarak...”

Fazıl Say'ın "Yalnızlık Kederi" adlı kitabında bir dostunun anısı olarak kaleme aldığı "Usta ve Çırak" adlı hikayesinden sonra sizler de bir bakar mısınız hayatınıza; o koca koca ağaçlarınız nasıl oldu? Ya peki bazı topraklarınız neden kurak kaldı? Bu sorgulamanın sonunda eminim siz de aynı şeyleri fark edeceksiniz; nerede Aşk ile nefes aldıysanız, ne zaman severek yürüdüyseniz ve neye emeğinizle dokunduysanız oralar sizin yemyeşil, bereketli ormanınız oldu. Öyleyse gelin şimdide geriye bird aha dönüp bakalım ama bu sefer o kurak kalan toprakları Nefes alarak, Severek, Dokunarak, Aşk ile nasıl bereketli topraklara ve yemyeşil bir ormana çevireceğimizi birlikte düşünelim mi?

Önerilen Popüler Yazılar