13 Aralık 2016 Salı

Daha duru görebilelim diye gözlerin camını ara sıra yıkamak gerekir!

“Bir gün bir çocuğa sormuştum, deniz neden tuzludur diye. Babası uzun bir sefere çıkmıştı. Çocuk hemencecik karşılık verdi:

'Deniz tuzludur, çünkü denizciler durmadan ağlarlar!'

'Neden denizciler böyle çok ağlar ki?'

Çocuk yine beklemeden yanıtladı: 'Çünkü, yolculukları bitmez, onun için ağlarlar ve mendillerini hep direklere asıp kuruturlar!'

Gene sordum: 'Ya peki niçin insanlar üzgün olunca ağlar?'

'Çünkü, daha duru görebilelim diye gözlerin camını ara sıra yıkamak gerekir!' "

August Strindberg “Düş Oyunu” adlı eserinde yer verdiği bu diyalog bir çocuğun gözünden ne de anlamlı anlatıyor insanı ve hayatı değil mi? Acaba hep çocuk mu kalsaydık? O zaman muhtemelen dünya bambaşka bir yer olurdu! Binlerce kişisel gelişim kitapları yazılıyor her gün hayatı anlamak için... İnsan tarihi kadar geçmişi olan felsefeler var, her gün de yenileri ekleniyor... Siyasetçisi, toplum bilimcisi, psikologlar her gün yeni görüşlerle insanın hayattaki duruşu, mutluluğu, olması gerektiği durumu için yorumlar, bilgiler paylaşıyor ama aslında bu kadar araştırmaya ya da dağılmaya ne gerek var ki? Sorunun yani insanın büyüdükçe bozulup da hayatta bir oradan bir oraya çalkalanmasına çözüm aslında yanı başımızda; Bir çocuğun, koskoca yüreğinde, zihninde, bozulmamış, egosuz, önyargısız kişiliğinde ve sevgi dolu bağışlayıcı gözlerinde!

Tıpkı Paulo Coelho'nun şu sözünde dediği gibi:

"Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz, bir çocuğun gözlerinin içine bakın. Çünkü bir çocuğun bir yetişkine her zaman öğretebileceği üç şey vardır; Nedensiz yere mutlu olmak… Her zaman meşgul olabilecek bir uğraş bulmak... Elde etmek istediği şey için var gücüyle savaşmak"

Önerilen Popüler Yazılar